30 Haziran 2012 Cumartesi

mesela

Şu an seninle çimlere uzanmış yıldızları izliyor olabilirdik. Hatta bir yıldızın kaydığını gördüğümüzde ikimiz aynı anda “aa bak yıldız kayıyor” diyip aynı dilekleri tutabilirdik. Yağmura yakalandığımızda üşümemen için sana sarılıyor, ellerini sımsıkı tutuyor olabilirdim. Her ağlamak istediğinde bir yastık, bir ağlama tahtası olabilirdi sana omzum. Beraber uyuyup, beraber uyanabilirdik. O herkesin tattığında mükemmel olmuş dediği yemekleri senin için yapıyor olabilirdim. Evimiz için beraber alışverişe çıkıyor olabilirdik. Küçük yapraklı, kışları çiçekleri solan, ilkbaharda yapraklarının arasında mavi çiçekler açan küçük saksı bitkileri alıp onları her gün beraber sulayabilirdik. Verandamızda kitaplarımızı okurken kahvelerimizi yudumluyor olabilirdik mesela. Belki, belki bir gün.. 

11 Haziran 2012 Pazartesi

Babaannem

          Ben küçüktüm. 5 yaşında ya vardım ya yoktum. Annem babam çalışıyordu, babaannem bizimle kalıyordu ve bana bir şey olacak diye beni dışarı çıkarmak istemiyordu. Ben de dışarı çıkmak istiyordum. Tabi isterdim. 4 yaşındayım, bütün yaşıtım çocuklar sokakta oyun oynuyor ben balkondan kedinin ciğere baktığı gibi bakacak mıydım yani? Tabii ki hayır!
           "Babaanne balkonda oturalım mı?" dedim. Babaannem kabul etti. Balkona çıktık. "Babaanne benim çişim geldi, çişimi yapıp gelicem. Sen otur." dedim. Bizim o evde de tuvaletin kapısı evin giriş kapısına yakındı. Tuvalete gider gibi yaptım. Anahtarlıktan evin anahtarını aldım. Bir yandan da babaannem beni duyuyor mu diye korkuyorum. Neyse babaannem beni duymadı. Ben dışarı çıktım. Çıktığım yetmedi kapıyı babaannemin üzerinden kilitledim. Koşa koşa aşağı, bahçeye indim. "Babaanneeeeeeaaaağ! Ooooh baaaak kaçtım işte hobareyy amaanınn ohhh" diye bağırarak oynamıştım. Sonra babaannem bana "İçeri gel Okaaağğğn!" diye bağırmıştı ama tabi ben çıkmışım dışarı bir kere. Girer miyim? Tabii ki hayır. Oynadım dışarıda arkadaşlarımla. Biz de hep yerden yüksek oynardık. Ne salakmışız lan. Sonra akşam oldu. Annemle babam işten geldi. Durumu anlamasınlar diye eve koştum ben. Kapıyı açtım, anahtarlıkları yerine koydum, babaanneme olanları söylememesi için yalvarmıştım. O da söylememişti. Çok severdim babaannemi. 13 yıl oldu aramızdan ayrılalı. Hala çok seviyorum babaannemi, çok özlüyorum...
Size sıcak bir Karabük gününden merhaba diyorum!

Blogmun adresinden de anlaşılabileceği üzere ben Okan. Karabükte yaşıyorum ve bundan nefret ediyorum. Nerede yaşamak isterdin sorusuna cevabım İstanbul'dan başka bir şehir olmadı. 22 Ocak'ta doğdum. Kışı çok severim. Kar falan güzel şeyler ama çamurdan nefret ederiz ailecek. Formalarımla yere oturmam, kitap okurum, çok fazla TV izlemem. Öyle işte. Ne kadar iğrenç espriler yaparsam yapayım bana katlanan 5-10 arkadaşım benim bebeğim. Öyle işte. Ben yine üşendim. Görüşürüz :)